Pandemi sırasında 1 Mayıs ne anlam ifade ediyor?

1 Mayıs 1886’da Amerika Birleşik Devletleri’ndeki işçi sendikaları greve gitmeye karar verdi. İşçilerin günde 8 saatten fazla çalışmalarına izin verilmemesini talep ettiler. Grevi 4 Mayıs’ta Chicago’daki Haymarket Meydanı’nda bir bomba patlaması takip etti. “Haymarket Olayı” olarak da bilinen bugün, 1 Mayıs’ın en önemli olayı hâline geldi.  ABD’deki protestolar sonuç verdi ve dünyadaki diğer ülkelerde de 8 saatlik iş günü anlayışı oluştu.  O zamandan beri 1 Mayıs, dünyanın birçok ülkesinde kutlanıyor.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü 50 yıl sonra önemli olacak mı?

Neredeyse 134 yıl sonra, hala bugünü kutlamaya devam ediyoruz. Bu kutlamaların işler; botlar, robotlar ve makineler tarafından devralınırken 50 yıl sonra kaç kişi tarafından yapılacağını ya da kaç kişinin iş arkadaşları olarak yanında robotlarla 1 Mayıs’ı kutlayacağını bilmiyoruz. Son derece otomatik ve mekanize edilmiş geleceğimizde 1 Mayıs Günü’nü kutlamanın makinelerin bir sonraki proletarya olabileceği göz önüne alındığında bir anlam ifade edip etmeyeceğini de.

Teknoloji işleri değiştirirken aynı zamanda yeni işleri yaratıyor. Gerçek şu ki, makineler başlangıçta bazı işler devralacak olsa da, otomasyonun yarattığı işler de önümüzdeki birkaç yıl içinde artmaya devam edecek. İş yapış modelleri değişecek ve bir günde 8 saat çalışmayı savunmak anlamsızlaşabilecek. Esneklik talebi artacak olan çalışanlar 1 Mayıs’ı kutlamayı belki de anlamsız bulabilecek. İşin geleceği gibi 1 Mayıs’ın geleceği de bir değişiklik geçirebilecek.

Pandemi sırasında 1 Mayıs ne anlam ifade ediyor?

COVID-19 salgını ülkeler ve işletmeler üzerinde tahribat yaratırken, en çok etkilenenler çalışanlardır. İş güvenliği, salgın zamanında büyük önem kazanmıştır. Birçok hükümet, şirketlerin bu kriz döneminde çalışanlarını işten çıkarmamaları için paket ve önlemlerini açıklamıştır. Ancak bu sorunu çözüyor mu?

ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) “COVID-19 ve iş dünyası raporu”, koronavirüs pandemisini “II. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en kötü küresel kriz” olarak tanımlıyor. Raporda, dünya çapında iki milyar insanın kayıt dışı sektörde (çoğunlukla gelişmekte olan ve gelişmekte olan ekonomilerde) çalıştığı ve özellikle risk altında olduğu belirtiliyor. Raporda, salgınla birlikte dünya genelinde 195 milyon işin eşdeğeri olan küresel çalışma saatlerinin yüzde 6,7’sini yok etmesi bekleniyor.

ILO aynı zamanda “işçiler ve işletmeler hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde felaketle karşı karşıya. Hızlı, kararlı ve birlikte hareket etmeliyiz. Doğru, acil önlemler ayakta kalmak ve çöküş arasındaki farkı yaratabilir ” diyor.

Salgının küresel olarak çalışma saatleri ve kazançlar üzerinde yıkıcı bir etkisi oldu. Çoğu fabrika, mağaza, vb. kapandığından işgücünün önemli bir kısmı, özellikle mavi yakalı işçiler işsiz kaldı. Dünya çapında iki milyar insan kayıt dışı sektörde çalışmakta ve daha fazla risk altında. Şu anda işgücünün ihtiyacı olan ayakta kalmak, sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürmek.

Devam eden COVID 19 pandemisi, işçi sınıfına sağlık ve güvenlik açısından tehdit oluşturdu. 1 Mayıs’ta özellikle daha az koruma ve güvencenin olduğu bir zamanda işçi hakları için eşitlikçi mücadeleyi hatırlamakta fayda var.  Sağlık sigortası programlarından işyerinde sağlık önlemlerine kadar temel sağlık ve güvenlik standartlarına olan ihtiyacı hesaba katmak gerek.

Her gün dünya genelinde milyonlarca işçinin pandemi nedeniyle işini kaybettiğini okuyoruz. Tüm ekonomik modellerin en alt basamağında olan işçiler en savunmasız olanlar. Bu kriz zamanlarında kurumların işçilere karşı daha empatik olmaları, bugün yaptıkları seçimlerin milyarlarca insanın yaşamını doğrudan etkileyeceğini hatırlamaları gerek.

Mevcut durum sadece işçiler arasında korku yaratmadı, aynı zamanda düzenli işten çıkarmalar ve maaş kesintileri nedeniyle her kesimde bir güven eksikliği var. Güven sağlayan, şeffaf iletişim kuran ve birlik hissi uyandıran bir çalışma ortamı sunmanın önemi anlaşıldı. Bu zorlu durum göz önüne alındığında, her gün işinin başında olan çalışanların çabalarını görmek ve övgüyü hak ettiklerini unutmamalı.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde salgından en ağır şekilde etkilenmesine rağmen, küresel ekonomik motoru çalıştıran sayısız işçinin kararlılığını ve sıkı çalışmasını selamlamalıyız.

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun.