Değişime direnmekten vazgeçmeyenlere

Üniversite mezunları kendilerini iş piyasasına girdiklerinde çoğu zaman yetersiz bulurlar. Bu eğitim uyumsuzluğu, işlerin doğası değişirken daha da artar. Çok sayıda yeni mezun işsizin işe ya da sanayiye hazır olmamasının nedeni; eğitim uyumsuzluğu kadar beceri / yetenek setlerindeki eksikliklerdir.

Becerilerin, özellikle de teknikle ilgili becerilerin raf ömrü, yıllar öncesine kıyasla oldukça kısadır. Günümüzde sadece iş piyasasına giren milyonlarca insanın yetenek kazanması değil, aynı zamanda yılların tecrübesine sahip yöneticilerin ve profesyonellerin bile becerilerini geliştirmesi gereken kaygan bir zemin gelişmektedir.

Yeni teknolojiler ortaya çıktıkça ve işletmelerde benimsendikçe bu beceriler daha belirgin hâle gelmektedir. İş gücünün yeniden yapılanmasına ihtiyaç vardır. Bu da öğrenme ihtiyaçlarını ve beceri eksikliklerini ele almayı gerektirmektedir. Öğrenme ihtiyacı ise moda eğitimlerle ve eğitim kataloglarından karşılanamamaktadır. Çünkü öğrenme bütünsel olarak ele alınması gereken, gelişme stratejine katkı sağlayan bir unsurdur. Öğrenme ihtiyaçlarını doğru ele almak bu açığı kapatmaya yardımcı olabilecekken ilk önce böyle bir beceri eksikliğinin doğasını anlamaya ihtiyaç vardır.

Sadece şirketler değil ülkeler de öğrenme ve beceri açığı sorununu çözemezlerse ekonomik üretkenliklerini kaybederler. Oysa ne ülkeler ne de şirketler gelecek için hangi becerilere ihtiyaç duyacaklarına salgından önce pek kafa yormadılar. Oysa salgın önce de güncellenemeyen beceriler işsizlik tehdidi oluşturuyordu. Salgın bu tehdidi güçlendirdi! İşin geleceğinde riskler, tehditler ve fırsatlar var derken sözünü ettiğim şeylerden biri tam da buydu.

İşe alımlarda çalışanlardan istenen yeni beceriler göz ardı edildi ve böyle giderse edilmeye devam edecek. İşe alımlarda beşeri becerilerin önemini sıkça dile getirdim ancak boşluğa edilen sözlerden öte gidemedi. Çünkü tüm güvenilir araştırma sonuçlarının ortaya koyduğu insan kaynaklarında zihniyet değişikliği gerçekleşmedi ve kolaylıkla gerçekleşmeyecek! Rutinlerinde rahat olanlar, rutinlerinin kırıldığı noktada belirsizliği yaşamak istemeyenler sadece kendi kariyerlerine değil çalıştıkları kurumların geleceklerini de riske atarlar.

Değişimi önden gören ve şirketin değişimi yönünde cesur adımlar atabilen, önerdiği şeye güven duyulması ve onaylanması için mücadele eden insan kaynakları anlayışına, onları dinleyecek, söylediklerini önemseyecek tepe yönetime eskisinden daha fazla ihtiyacımız var.

Bırakalım geleneksel gündemleri, söylemleri ve kendini tekrar edenleri dinlemeyi… Kendi yerini sağlamlaştırmak için etrafına kalabalıklar oluşturanları… Yeni dünyayı kendi kavrayamadığı gibi başkalarının da kavramasına mani olanları… Sadece kendi işlerine, olup bitenlere odaklananlar; başlarını aşağıda tutup, her zaman içe bakanlar; başlarını kaldırıp dışarıya bakmak için zaman ayırmayanlar ne kendi yolculukları için varılacak bir hedef oluştururlar ne de yeni dünyanın verdiği mesajlardan haberdar olurlar. Ancak kendi kariyerlerinin ve şirketlerinin geleceklerinin başarısızlığından sorumlu olurlar.