Bugünün başarısı yarının başlangıcıdır ancak yarının başarısının garantisi değildir

“Bugünün başarısı yarının başlangıcıdır ancak yarının başarısının garantisi değildir.” Bu cümleme bir gerçekle açıklık getireyim:

1968’de İsviçre saatçiliğe hakim oldu. Dünya satışlarının %65’inden fazlasını yapıyor, kârlılığın da %80’den fazlasını üstleniyordu. Sadece dünyanın en iyi saatlerini yapmakla kalmıyor, sürekli olarak gelişim gösteriyorlardı. Sonra İsviçre saat endüstrisinin elde ettiği avantaj yıkıldı. 1979 ve 1981 yılları arasında, ülkedeki 62.000 saatçinin 50.000’i işini kaybetti. İsviçreli tembel ve yeniliğe kapalı değildi, aksine sürekli olarak yenilikler yapıyor ve standartlarını geliştiriyordu.

Bir paradigma kayması meydana gelmiş; saat yapımcılığının temel kurallarından biri ortadan kalkmıştı. Saatçilik mekanikten elektroniğe geçmişti. Bu değişiklikle İsviçre saatçilik endüstrisinin tüm rekabet avantajı kaybedilmişti. İronik olan, İsviçrelilerin 1967’de elektronik kuvars hareketini icat etmiş (pille çalışan, elektronik) ve patentini almış olmasıydı. Bu yeni fikir İsviçreli üreticilere sunulduğunda kabul görmedi. Yeni saatin neden reddedildiği kesin olarak bilinmese de muhtemelen bir saat gibi görünmemesiyle ilişkiliydi. Geleceğin saati böyle olamazdı, çünkü var olan saatlere çok az benziyordu.

İsviçre saat endüstrisi, uzun vadeli büyük başarılarına güvenerek her zaman başarılı olacağını varsaymıştı. Oysa dünyanın en iyi saatlerini de yapmış olsalar aşırı güven gereksizdi. Buradaki ders çok basitti: başarınızı kabul ettiğinizde başarınız sizi çok ileriye götürmez! Bugün iyi olan yarını garanti etmez. Geçmişteki başarılar bir garanti değildir, gelecekteki başarılar için bir yol haritasıdır.

Başarıyı sağlamanın en iyi yolu, sürekli olarak kazanmaktır.