İş yerlerinde statükoya nasıl meydan okunur?

“Biz burada işleri böyle yapıyoruz… Biz her zaman böyle yaptık… En iyisi, düzeni bozmamanız… Eğer bozuk değilse neden tamir edelim ki?” Muhtemelen bunlar, siz veya meslektaşlarınız iş yerinde bir şeyleri değiştirmeyi önerdiğinizde duymuş olduğunuz türden sözler… Neden? Çünkü, değişim her zaman dirençle karşılanıyor. İnsanlar genel olarak değişimden kaçınma eğilimi gösteriyor. İster bir restoranda ne sipariş edeceğimize karar vermek ister şirketimiz için yeni bir tedarikçi seçmek olsun, zaten aşina olduğumuz bir şeyi seçmek çoğu zaman en cazip yol oluyor.

Statüko, süregelen düzenin korunması, statüko yanlılığı ise kişinin mevcut durumunu sürdürmeyi tercih etmesi ve durumu değiştirebilecek eylemlere karşı çıkması olarak tanımlanıyor. Peki insanlar neden statüko yanlılığı gösteriyor? Çünkü, değişim doğal olarak riski davet ediyor ve insanlar kendilerini sonucun belirsiz olduğu durumlara sokmaktan rahatsız olabiliyor.

Büyüme değişim gerektirir

Statüko hem profesyonel hem de kişisel hayatta çok yaygın bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Kuruluşları ve bireyleri olduğu gibi kalmaya ikna ediyor aslında onlar için en tehlikeli rakip oluyor. Şirketlerin enerjisini düşürüyor, işlerin gelişmesini sağlayacak değişim odaklı girişimleri etkisizleştiriyor, bir tür kurumsal hâlsizlik oluşturuyor. Aslına bakarsanız hepimiz için her şeyi olduğu gibi tutmak ve değiştirmemek gayet kolay bir yol… Ne yazık ki dünya bu şekilde çalışmıyor. Rakipler taktik değiştiriyor, müşteriler alıcıları değiştiriyor, hükümetler politikaları değiştiriyor. Bir şeyin şu ana kadar işe yaramış olması, yeniden değerlendirmeye gerek olmadığı veya iyileştirmeye yer olmadığı anlamına gelmiyor. Sonuç olarak mevcut durumu korumak yeterli olmuyor ve kuruluşların uyum sağlamayı ve değişmeyi öğrenmesi gerekiyor. Bu da bizi statüko karşıtlığına getiriyor.

Statükoyu kimler savunur?

Statükoyu var gücüyle savunanlar, yapılan yanlışları kasıtlı olarak görmeyenler, düzeltilmesi için de en ufak gayret göstermeyenler oluyor. Mevcut durumunu sürdürmekten yana olanlar, makam, mevkiini koruyarak maaş ve primini alanlar, aslında kendini engelleyenler olarak karşımıza çıkıyor. Statükocular için korunacak menfaatler, değişim ile gelecek yeniliklerden çok daha önemli oluyor. Statükocular iş yerinde ne çalışıyor ne çalışmıyor bakmıyor, hangi yöntem ve fikirler güncelliğini yitirdi umursamıyor, büyümeyi ve yeniliği teşvik etmek için ne gibi değişiklikler yapabileceklerini hesaba katmıyorlar.

Statükoya meydan okumak için ne yapmak gerekiyor?

Statüko inatçı bir düşman… Bir şirketin liderleri için statükoya meydan okumak, şirketin çalışma biçimlerine ilişkin alternatif fikirler sunmak anlamına geliyor. Ne yazık ki statükoya meydan okumak liderlerin yapmayı sevdiği bir şey değil. Liderlerin çoğu statükoya meydan okuyamadıkları gibi çalışanları da kalıpların dışında düşünmeye teşvik edemiyor. İşlerin gidişatını sürekli sorgulamaya ve bunlara meydan okumaya kararlı olan liderler ve kuruluşlar ise her zaman işleri daha iyi yapmanın yollarını bularak statükoya meydan okuyabiliyor.

Peki bu meydan okumayı nasıl yapıyorlar?

Statüko yanlılığını kabul ederek: Statüko yanlılığının varlığını kabul etmek, onu aşmanın ilk adımıdır. Tanıdık olana bağlı kalma eğilimi olduğunu kabul etmek, her şeyin neden böyle olduğunu sorgulamaya açık olmayı sağlayacaktır.

Kültürü değiştirerek: İş yerindeki statükoya meydan okumanın yollarından biri, şirket kültüründe değişiklik önermektir. Bunun için liderlerin ileri görüşlü, büyüme odaklı bir zihniyete sahip olmaları gerekir.

Yenilikçi bir ortam oluşturarak:

Yüksek performanslı bir ekip ve son teknoloji çözümler oluşturmak için ekiplerin statükoya meydan okumaya teşvik edildiği ve en iyi fikirlerini uygulamaya koyabilecekleri bir ortam oluşturmak gerekir.

İş akışlarını değiştirerek: İş yerindeki statükoya meydan okumanın bir başka yolu, verimliliği artıran veya şirket için bir sorunu çözen görevlerin yerine getirilmesine yönelik yeni yöntemler sunmaktır. Tek bir departmandaki iş akışlarını değiştirmek veya bir şirketin işleyişine ilişkin kapsamlı ayarlamalar önermek gibi.

Yeni bir pazara girerek: Bir şirkete pazarlama için kaynaklarını yeni bir segmente ayırmasını önermek, statükoya meydan okumanın bir başka örneğidir.

Müttefikler toplayarak: Uzun süredir devam eden tutumlara veya süreçlere meydan okumak için insanların liderin yanında olması önemlidir. Liderin bozmaya çalıştığı statüko ne kadar kökleşmişse, o kadar fazla ve daha güçlü müttefiklere ihtiyacı olur.

Soru sorarak farklı bakış açıları arayarak: Farklı bakış açıları ve deneyimleri olan insanlarla etkileşime geçmek, varsayımları sorgulamaya ve düşünceleri genişletmeye yardımcı olabilir. 

Değişime hazırlanarak: Bir lider, değişiklikleri önermeden ve uygulamadan önce tüm olasılıkları ve perspektifleri göz önünde bulundurmalıdır. Değişikliğin fiilen uygulanması söz konusu olduğunda, gerçekçi amaç ve hedeflerin belirlenmesi önemlidir. Bunlar ölçülebilir ve ulaşılabilir olmalı ve ilgili herkese iletilmelidir. Ayrıca, değişikliğin desteklenmesini sağlayacak süreç ve prosedürler uygulamaya konulmalıdır.

Başarılı işletmeleri zor durumdaki işletmelerden ayıran şeylerden biri yöneticilerin ve çalışanların statükoya meydan okuma becerisidir. Ne yazık ki tarih, statükoya meydan okumayı başaramayan ve felaket sonuçlara yol açan toplum ve kuruluşların örnekleriyle doludur.  Şirketleri zarara uğratacak, itibarına zarar verecek adımlar ve kararlar üzerine her kademedeki çalışan hesap verebilir olmalıdır. Suçluları sürekli başka yerde aramak, bakılması gereken yerden göz kaçırmak, bir kesimi dokunulmazlık zırhıyla korumak yanlıştır. Statükoya teslim olan kurumlarda sıkça karşımıza çıkan bu durum kurum içi adalet, güven duygusuna ciddi zararlar vermektedir.

Podcast olarak dinlemek için: https://open.spotify.com/episode/0NfMnQpb30DNlbWBtlais5?si=cj0o2005TpeXn2aeG_081g

Independent Türkçe’deki köşe yazısını okumak için: https://www.indyturk.com/node/667626/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/i%CC%87%C5%9F-yerlerinde-stat%C3%BCkoya-nas%C4%B1l-meydan-okunur