Yalnızlıkla başa çıkmak için robotlar çözüm mü?

Japonya, 1970’lerdeki ilk insansı robotundan yıllar sonra yaşlılara, hastalara bakan, onlarla arkadaş olan robotların yanı sıra, yangınla mücadele edebilen, ağır yükleri taşıyabilen ve hastalara fizik tedavi uygulayabilen robotlar icat etti. Bu ilerlemede yapay zekanın somutlaştırılması gerektiği fikrine öncülük etmeleri etkili oldu. Batı, soyut olarak algoritmalara daha fazla odaklanırken Japonlar, yapay zekâ inovasyonunun fiziksel bir yapay bedenle birlikte geliştirilmesi gerektiğine inandı. Bu yaklaşım Japonya’yı robotların hem tasarımında hem de kültürel kabulünde dünya lideri yaptı. Öyle ki Tokyo ve Osaka’da, havaalanlarında, mağazalarda ve kampüslerde Pepper ve Paro gibi her biri yalnızca bilgi ve fiziksel çözümler için değil, aynı zamanda duygusal ve ilişkisel destek sağlamak üzere tasarlanmış robotlar yer almaya başladı.

Küresel pazara çıkan ilk insansı robot: Pepper
Pepper, kitlesel pazara çıkan ilk sosyal, insansı robottur. Cinsiyetsiz, konuşkan ve çocuksudur. Kısa boyludur. Parlak, beyaz plastikten yapılmıştır ve tekerleklidir. Mavi ışıkla parlayan büyük siyah gözleri vardır. Bir çocuğa benzemek için tasarlanmıştır ve ailenin bir üyesi olmak için yapılmıştır. Pepper, sevinçten üzüntüye, öfkeden şaşkınlığa kadar bir dizi duyguyu tanır ve davranışını çevresindeki insanların ruh haline göre uyarlar. Üç yıllık bir garantiyle satın alınır. Alıcılar, Pepper’ı “cinsel veya uygunsuz davranış amacıyla” kullanmamaya söz veren bir kullanıcı sözleşmesi imzalar.

Terapi hayvanı olarak tasarlanan sosyal robot: Paro
2003’ten beri var olan bir başka sosyal robot olan Paro ise sevimli bir bebek arp fok robotudur. Paro, sıcak duygusal tepkiler ortaya çıkarmak ve hastanelerdeki, bakım evlerindeki hastalar üzerinde sakinleştirici bir etkiye sahip olmak için tasarlanmış terapötik bir robottur. Tüylüdür, bıyıkları dokunmaya tepki verir. Bu sosyal robotun dehası, sahibinin davranışlarını öğrenmesi ve olumlu bir tepki ortaya çıkaracak şekilde davranmaya programlanmış olmasıdır.

Paro, mutluluk, öfke ve şaşkınlık gibi bir dizi duyguyu nasıl simüle edeceğini bilir. Gerçek bir fok yavrusu gibi sesler çıkarır ama gerçek bir fok yavrusunun aksine, gündüzleri aktif olacak ve geceleri uyuyacak şekilde programlanmıştır. Paro’nun faydaları üzerine yapılan araştırmalara göre Paro, hastalar arasındaki ve hastalar ile bakıcıları arasındaki sosyal etkileşimi azaltmaktan ziyade arttırır. Yaşlılara bakan sosyal robotlarla ilgili birçok bilimsel çalışmanın analizinde net bir şekilde şu bulgular ortaya çıkmaktadır; sosyal robotlar umut, sevgi, güvenlik, sakinlik gibi olumlu duyguları iyileştirmekte, stres, yalnızlık ve kaygıyı azaltmaktadır.

Japon hükümeti, Paro için yapılan araştırmayı finanse etmesinin yanı sıra, yaşlı bakım tesislerinde, hastalara fizik tedavi ve rehabilitasyonu destekleyebilen farklı robot türlerinin geliştirilmesi için de fon sağlamaktadır.
Japonya’da hastaları kaldırabilen, taşıyabilen, geleneksel hemşire rolünü üstlenen robotlar da bulunmaktadır. Sosyal robotlar başka avantajlarla birlikte gelir. İnsan bakıcıların aksine, robotik olanlar asla sabırsız veya hüsrana uğramazlar. Bir hapı veya doktor randevusunu asla unutmazlar.

Ev işleri robotlarda
Diğer birçok ülkede olduğu gibi, Japon nüfusu yaşlanırken, kadınlar orantısız bir ev işi yükü taşımak zorunda kalmanın geleneksel normlarını giderek daha fazla reddetmektedir. Japonya’daki yapay zeka politikasına ilişkin resmi hükümet belgelerine göre; kadınları daha fazla çocuk sahibi olmaya motive etmek için belirli ev işlerinin yükünden kurtarmak için bir aciliyet var. Japon hükümeti, 2025 yılına kadar her hanenin, eşlik eden makinelerin yardımıyla güvenli, konforlu ve rahat yaşamasını içeren “robot yaşam tarzını” benimsemesi için bir plan yaptı. 2025 vizyonu, Inobes üzerine kurgulandı. Inobes, içinde bir aile robotunun bulunduğu geleceğin tipik bir geleneksel Japon hane halkı demek.

Yalnızlıkla başa çıkmak için robotlar çözüm mü?
Ortaya çıkan tablo şu soruları akıllara getirmektedir:
– Yaşlılık ve hasta bakımı gerçek empati ve gerçek kişisel etkileşimle daha iyi olmaz mı?
– Ülkeler bakım işine kodlamaya değer verdikleri kadar değer verseydi, bu iş kolunda insanları, robotlarla değiştirmeye gerek kalır mıydı?
– Toplumlar yaşlılara değer verip onları huzurevlerine göndermek yerine yaşam alanlarına entegre etseydi, onlara bakma işini izole ve ucuz emeğe bırakmaya ihtiyaç olur muydu?

Göçmen yerine robot
Japonya, yaşlılık dalgası, düşük doğurganlık oranı ve azalan nüfus nedeniyle büyük demografik zorluklarla karşı karşıya. Japonya’da yaşlı bakım tesisleri ve hastanelerde ciddi bir sağlık çalışanı eksikliği var. Bu açığı kapatmak için göçmen kabul etmek yerine robotlar tercih edilmektedir. Çünkü Japonya’da robotlar, yabancılar olarak değil gerçek Japonlar olarak algılanmaktadır. Göçe karşı kökleşmiş direnç kırılamadığından yaşlılık döneminde önemli bakım ve insan ilişkileri robotlara devredilmekte, bu yalnızlığı daha da artırmaktadır. Buradaki tehlike ve bir anlamda tüm argümanın en can alıcı noktası, insanın hemcinsleriyle doğası gereği somut bağlara özlem duyan sosyal yaratıklar olmasıdır. Robotların giderek daha fazla bakım görevi üstlenmesini sağlamak, yaşlıların insanlarla temas düzeyini daha da azaltmak anlamına gelebilir. Teknoloji bazı kısa vadeli faydalar sağlasa da, yalnızlık yapay olarak akıllı bir halının altına süpürülmemesi gereken bir insan sorunu olmaya devam edecektir. Bir robotla etkileşime girmek, bir insanla etkileşime girmekten duygusal olarak daha az tatmin edici olacaktır. Gerçek şu ki sadece Japonya’da değil, tüm dünyada daha fazla robot olacak. O halde “sosyal robotlar bizim için iyi mi?” yerine “robotlar bizim için ne zaman iyidir? Ve bizim için nasıl kötü olabilirler?” sorularına yanıtlar aramamız gerekecek!

https://www.indyturk.com/node/573651/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/japonyada-sosyal-robotlar%C4%B1n-y%C3%BCkseli%C5%9Fi-yaln%C4%B1zl%C4%B1kla-ba%C5%9Fa-%C3%A7%C4%B1kmak-i%C3%A7in