İş hayatında egosunu kontrol edemeyenlerle nasıl başa çıkılır?

Evren çok büyük bir yer olsa da insan, evrende çok küçük olduğu gerçeğini sürekli unutmaktadır. Yeterince akıllı, yeterince zengin, yeterince genç, yeterince şık, yeterince güzel, artık yeterince her neyse o bir türlü yeterli gelmediği için sevilmeyeceği, dışlanacağı “korkusu”yla yaşamaktadır. Bu yüzden; yeterlilik bağımlılığından, her zaman kazanmak ve haklı olmak gerekliliğinden vazgeçmeyen, kendisini başarıları ve itibarıyla özdeşleştirmeyi bırakamayan herkes, devasa evrende küçük bir insan olduğunu anlamamaya, büyük egolarıyla büyük güvensizlikler yaşamaya, yalnız kalmaya ve başarısız olmaya mahkumdur.

En zeki patron, en iyi anne, en süper yüzücü, en nazik kadın, en komik adam, en yaratıcı yazar gibi ifadelerle egonun benliği ele geçirmesine geçit verilmekte; kişinin kendisini tek bir yönden özdeşleştirmesi sağlanmaktadır. Kusursuz görünmek ölüm kalım meselesi hâline getirilmektedir. Kişi aldatıcı benliğini sürekli mutlu etmek için imkânsız bir hedef için umutlanmakta, kendisine ve başkalarına da zarar vermektedir. Çünkü her kim ki bu “mükemmelliği eleştirirse” kişisel olarak algılamakta, onu bir düşmana dönüştürmekte, tüm kimliğinin risk altında olduğunu hissetmektedir. Daha büyük, daha zengin, daha akıllı, daha iyi, daha güçlü veya diğerlerinden daha çekici olmayı arzu ettiği için kalıcı bir yorgunluk hissi ve kendinden şüphe duymaktadır. Herkesten daha iyi olmayı, herkesle rekabet etmeyi ve her zaman en iyi fikirlere sahip olmaya odaklanmayı sürdürdükçe olumsuz sonuçlara katlanmaktadır.

Liderlik uzmanı olan ve bu alanda yazdığı kitaplarla en çok satanlar arasında kendine yer bulan Ken Blanchard şöyle yazar: “Ego, insanların birlikte etkili bir şekilde çalışmalarının önündeki en büyük engellerden biridir. Egonun sorun yaratan iki tarafı vardır: Biri yanlış bir gururdur, diğeri korkudur. Davranışınızı değiştirmenin ilk adımı, sorunu tanımlamaktır. Sadece yanlış bir gurur veya korkuyla çalıştığınızı fark ettiğinizde, değişebileceksiniz.”

Hepimizin bir egosu vardır ve bu ego kontrol edilebilirdir veya bizi kontrol etmektedir. Önemli olan egonun kendimizi anlamamıza ve özümüzden uzaklaştırmasına engel olmaktır. Örneğin; meslek hayatının başında henüz yeterli donanıma sahip değilken, kat edecek daha çok yol varken tüm yolları tamamlamış gibi davranmamaktır. Sosyal medyada kendi iş alanı için değer üreten birine tepeden bakmamaktır, o uzmanlığa sahip tek kişi olduğunu sanmamaktır. Diyalogdan kaçmak, harika fikirlerin sadece kendinden çıktığını sanmamaktır. “Ben oldum” dememektir. Sürekli yargılamak, suçlamak, en ufak bir şeyde etrafına kırılmamaktır.
Mesajlara cevap vermemekle böbürlenmemek, kendini dünyanın merkezi sanmamaktır. Başkalarını değiştiremeyiz, ancak kendi davranışlarımızın ve kişiliğimizin diğerlerini nasıl etkilediğinin farkında olabiliriz. Bu farkındalıkla, egomuzu kontrol altında tutabilir, kendimize hâkim olabiliriz.

Kendini fark etmeyen ve özünden uzaklaşan egositlerle yaşanan çatışmalara yönelik önlem alınmaması, çözüm bulunmaması hâlinde çalışma ortamları moral bozucu ve streslidir. Verimlilik ve kurum kültürü zarar görmektedir. Peki egoistlerle nasıl başa çıkılmaktadır?

İyi bir dinleyici olun
Yüksek egolu kişileri “dinlemek” her zaman daha iyidir. Başarılarıyla övünmeyi seven bu kişileri daha fazla konuşturarak zaman zaman zorlayıcı sorular sorarak gerçeklerin izi sürülmelidir. Örneğin; yılın ilk altı ayı iyi bir performans gösterdiğini belirtip, son üç ayda başlayan gerilemeye dikkat çekilmeli ya da son üç ayda kendisinden daha iyi performans gösteren kişilere vurgu yapılmalıdır. Beklenen raporları neden bitiremediği sorulmalıdır. Bu tarz gerçekleri ortaya koymak bu kişileri egolu davranışlarından alıkoyacaktır. Şayet yalan söyledikleri biliniyorsa diplomatik olunmalı, gerçeklerin bilindiği hissettirilmelidir.

Gerçek güçlerini öğrenin
Bir insanın güçlü yönlerinin kullanılmaması hâlinde egosunun ortaya çıkma olasılığı daha fazladır. Bir lider, bu güçlü yanları bulmalı ve bunlardan faydalanmalıdır. Örneğin; iç iletişimin nasıl yönetileceğini ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini bilen yüksek egolu biri varsa yardım alınmalı ve bilgilerini ekibin geri kalanıyla paylaşmaları istenmelidir. Bu çözüm egoyu kontrol etmenin yanı sıra ekibin faydalı bir şeyler öğrenmesine de yardımcı olacaktır.

Olumlu davranışları güçlendirin
Yüksek egolu biri ekibindekilerle çatışma yaşadığında daha kontrollü davranarak çatışmanın büyümesine engel olursa “durumu iyi kontrol ettiği ileri sürülerek” bu olumlu yaklaşımından duyulan memnuniyet dile getirilmeli, teşekkür edilmelidir. Bu durum aynı olumlu davranışın tekrar edilmesini sağlayacaktır.

Alçakgönüllü olun
Bütün işlerin kendisi sayesinde gerçekleştiğini düşünenler, işin bir parçası olarak sorumluluk aldığını ihmal edenler, diğer çalışanların katkılarını görmezden gelenler bir sonraki çalışmada kendisiyle iş birliği yapacak ekip üyesi bulmakta zorlanmaktadır. Alçakgönüllülük samimi olduğu sürece her zaman memnuniyetle karşılanacaktır ve ekibin katkısıyla işlerin tamamlandığını, başarının yakalandığını dile getirmek herkesi birlikte çalışmaya daha istekli hâle getirecektir.

Açık iletişim sağlayın
Bir lider, ekibinin ve işinin büyümesi için daha üretken bir ortam oluşturmalı, dinlemeyi öğrenmeli, ekibini teşvik etmeli ve sorunları çözmek için kendisi ve ekip ile ekibin kendisi arasındaki açık iletişime özen göstermelidir.

Adil olun
Kurumlarda egosu güçlü olanların orta ve zayıf çalışanları gölgede bırakmasına, ezmesine izin vermek yerine mümkün olduğunca daha adil ve katılımcı ortamlar teşvik edilmelidir. Çalışanlara şirketin başarısı için eşit derecede önemli oldukları iletilmelidir. Örneğin; orta ya da zayıf çalışanların işle ilgili beklentilerini öğrenmeli, bir konuyla ilgili fikirleri istenmeli, kendileriyle örtüşen işe ve projelere atanmaları sağlanmalıdır.

Sakin kalın
Herkesi kendi dünyalarının daha iyi olduğuna inandırmaya çalışan kimi egoistler, saatlerce kendileri hakkında konuşarak etrafındakilere ne kadar önemli ve “biricik” olduğunu hissettirmeye çalışsa da; bu bencil insanlarla çalışırken sakin kalmalı, doğal olmalı ve davranışlarının ne hissettirdiği kendilerine bildirilmelidir.

Sorunu görmezden gelmeyin
Egoların devreye girdiği çalışma ortamında öfke, moral bozukluğu ve tedirginlik yaşanmaktadır. Ego çatışmasını göz ardı etmek sorunu çözmemektedir. Küçük anlaşmazlıkların ve fikir farklılıklarının artmasına izin vermek ekip için daha zor olmaktadır. Bunun yerine özellikle üst yönetimler ego sorunuyla ilgilenmeli, nötr kalmalı ve olumlu bir sonuç için çalışmalıdır.

İş hayatında iddialı olmak ve ulaşmak istediğiniz hedefler için çalışmak önemlidir. Ancak, ego öne geçtiğinde ve hırs diğer bakış açılarının dışlanmasına hak kazandığında yıkıcı etkileri beraberinde getirir. “Şirketler Yıldız Çalışanlarını Neden Kaybeder?” kitabımda da yazdığım gibi; “İş hayatında hırsın iyi yönetilmesi gerekmektedir. Hırs, hedeflere ulaşma konusunda itici bir güçtür. Belirli bir oranda hırs, iş hayatında başarıyı elde etmenin anahtarlarından biri olsa da hırsın abartılması hem kişinin kendisi hem de etrafındakiler için tehdit oluşturmaktadır. Başarmaya ve kazanmaya odaklanarak bu uğurda ne yapılması gerekiyorsa çekinmeden yapmak hususunda kararlılık göstermek olumlu bir davranıştır. Ancak ne pahasına olursa olsun zirveye ulaşmak için hırsını denetleyememek kaçınılmaz sonu, düşüşü beraberinde getirmektedir. Hırsını denetleyemeyen kişinin acımasız olması, takım arkadaşlarına haksızlık etmesi, başkalarını kötülemesi, insani değerleri yok sayması, sonuç için her yolu mubah görmesi, en çok kişinin kendisine zarar vermektedir. Hırsın terbiye edilmesi her açıdan önemlidir.”

Kimse başladığı yeri unutmamalı, kendi kendine övünmek yerine başkalarının övmesine izin vermeli, başkasındaki egodan şikâyet ederken egonun en son bakacağı yerde, kendi içinde gizlendiğini de hatırlamalı.